21 Mart 2008 Cuma

Beklerken


Beş gündür sürekli virgül eklediğim yalnızlığıma bugün iki günlüğüne de olsa nokta koyuyorum. Bugün, gözlerimin önündeki bütün o ifadesizlikleri, anlamsızlıkları, içimdeki bütün o donukluğu kaldıran sevinç ünlemleri dans ediyor içimde... Bu gece aşkım geliyor. Derin anlamlarıma, gerçek renklerime, aydınlığıma ve yüreğime kavuşmaya yaklaşık altı saat kaldı. Eriyip eriyip gözyaşı olarak yanaklarımdan akan yüreğim, şimdi yavaş yavaş içime yansıyan gözlerimdeki ışık sayesinde yeniden gerçek şeklini alıyor, ısınıyor ve daha hızlı atıyor... Kalbim yeniden yürek oluyor...


Şu an bunları yazarken geleceğini bilmek çok güzel... Beş saat... Ne kadar az ve ne kadar çok... Sanki az önce bir fincan kahve yerine, bir bardak suyla kas gevşetici içmişim gibi öyle rahatım ki... Yanımda, yöremde zıp zıp zıplayan, ordan oraya koşturan, çığlıklar atan çocuklara kızmıyorum bile. Nasıl kızabilirim? Benim içimde dans eden ünlemleri, uçuşan kuşları, kelebekleri onlar beden dilleriyle ifade ediyorlar.
"Yaşasın babamız geliyor!!!"
"Yaşasın eşim, arkadaşım, sevgilim, aşkım geliyor!!!"

Bütün alışkanlıklarımızın, yanyana çıktığımız bütün o fotoğrafların, birlikte yaşadığımız anların her ayrıntısının, beraber seçtiğimiz ve içinde çok mutlu olduğumuz bütün o eşyaların, her yana sinmiş kokusunun arasında oturdum sadece onu bekliyorum.
 

"Kalbim etten bir organ sadece... Kalbim yüreğim olur sen gelince..."
YILMAZ ERDOĞAN

Hiç yorum yok: