26 Ağustos 2008 Salı

Zafer Bizim!

"Pırıl pırıl ütülü giysili, misler gibi parfüm kokulu, saçları taralı, dişleri fırçalanmış adamı / kadını sevmek kolaydır. Aslında aşk, aynı insanı, sabahın körü uykudan uyandırdığındaki en sinirli hali ile de kabul edebilmek, aynı tuvaleti bir dakika arayla kullanabilmek, diz yapmış pijamalarla kanepede yastıklara sarılıp sızmışken bile şefkatle okşayabilmektir. Buna katlanamayanlar zaten aşık değillerdir. Bu durumda evlilik hoşlandığın insana karşı olan duygularını öldürüyor diyebiliriz. 

Zira aşıksan, aynı havayı solumak bile zevk verir. Hep beraber olmak istersin. Banyodan gelen su sesi bile onun evde olduğunun işaretidir ve huzur verir.



Ütülediğin gömleğin ona ne kadar çok yakışacağını düşünürsün.

Pişirdiğin yemeği ne çok seveceğini hayal edersin.

Bin tane gömleği varken bin birinciye sahip olmaktan mutlu olacak diye, istediğin ayakkabıyı satın almaktan vazgeçersin.

Zamanla almaktan çok, bir şeyler vermekten mutluluk duyduğunu keşfedersin.

Eğer kadın evlilikte ikinize yemek pişirecek, dolabı düzenleyip ütüyü yapacak bir anne olarak görülüyorsa, o kadının saçlarının hiç yağlanmadığı ve adamın geceleri terlemediği düşünülüyorsa, asla kavga edilmeyecek ve lavabo tamir edilirken dahi gülüşüp öpüşülecek zannediliyorsa zaten beklenti bir evlilik değil, bir Amerikan filmini yaşamaktır. Bu hayallerle yola çıkılıp, damat ilk gece gelinin saçlarından on bin firkete sökmeye çalıştığında ve gelin de, "hay ben böyle kuaförü..." diye söylenmeye başladığında zaten evlilik sandıkları şey çatırdamaya başlayacaktır.

Evlilik; sadece aşk değildir. Evlilik; ev arkadaşlığı, kankalık, sırdaşlık, ortak hesaba sahip mudilik, ayrı kökenlerin birleşmesi, başı hatırlanmayan bir akrabalık ilişkisidir.

Aşk bu ilişkide tutkuyu sağlar ama zaten tek başına ayakta tutamaz. Aşıksanız ateşli sevişmeler yaşarsınız ama kış akşamları evde konyak içip geyik yapamayabilirsiniz. Hala canınız sıkıldığında onu değil de annenizi arıyorsanız, yalan olmuştur o evlilik.

Aşk evlilikte gider gelir. Halıya kola döktüğünde aşk biter; ama o, halıyı temizleyebilirse gene aşık olunur. O aradaki sinir evresini aşabilenler ellinci yıla kadeh kaldıranlardır. Tahammül edemeyenler ise ikinci evlilikten sonra artık evliliğin yalan olduğuna inanacaklardır.

Zafer, direnenlerin olur."

Dün evliliğimizin 12. yılını kutladık. Evet aşk, tek başına bir evliliği ayakta tutmaya yetmiyor. EVLİLİK = SEVGİ + SAYGI + ÖZVERİ + GÜVEN formülü içinde gizli ve AŞK da olsa olsa bu formülün bonusu oluyor.

Sevdiğim adamla birlikte aynı yemeği yemek, aynı görüntüleri izlemek, aynı iklimi yaşamak, aynı yatakta yatmak, aynı çatı altında oturmak, aynı çocuklar için endişe duymak, aynı başarılara sevinmek, aynı kederlerde düşünmek ve üzülmek, aynı zorluklara göğüs germek ve aynı keyifleri yaşamak müthiş birşey...
 
 
Zafer dolu nice yıllarınız olsun.
Sevgiyle ve aşkla kalın lütfen ;)

6 yorum:

Haykoliq dedi ki...

Vallahi yazılarınızı okuya okuya evlilik kavramı ile bozuk olan aram düzeldi..Evlenesim geldi hatta...Tebrik ederim..Umarım daha nice mutlu seneler yaşarsınız...

Godsyndrome dedi ki...

Evlendikten 3 gün sonra cebinde rusça sözlükle dolaşan erkeklere ve kaynanam bana ters baktı.Ayy nasıl boşanasım geldi diyen bayanlara kapak olsun.

Adsız dedi ki...

Allah mutlulugunuzu daim etsin inşallah.. son zamanlarda evlilik sevgi ve erkeklere olan güvenim sıfırın altında seyretmekteyken yazın ilaç gibi oldu ((:
Az kaldı artık böyle sevgiye dayalı ilişkiler.(:
Daim olsun sevginiz umarım.
eheuueuh(((:

Seyyah dedi ki...

nice mutlu yıllar dilerim, birlikteliğiniz daim olsun...

Ukturk dedi ki...

Zafere giden yolsa çekilen çile kutsaldır diyerel çekliyorum huzurlarınızda:P:p

hTc dedi ki...

Gerçekten de insanın kafasındaki bütün ön yargıları silecek kadar güzel bir yazı olmuş. Allah sizi ayırmasın(: