16 Temmuz 2008 Çarşamba

Ne Me Quitte Pas


Blogumu takip edenler Fransızca şarkılara olan tutkumu bilirler. Fransızcanın romantik bir dil olması şarkılara da olumlu bir etki yapıyor. Bu düşünce benim gibi iflah olmaz romantikler için geçerli olabilir tabii... En hareketli hatta rock soundlu parçalarda bile sözle olmasa müzikle, müzikle olmasa sözle yüreğimin cıva gibi dağılmasına neden olabilen kısımlar illa ki çıkıyor. Sonra topla toplayabilirsen...

Beni etkileyen her şarkıya bağlanıyorum bir şekilde, her daim dinlemek istiyorum. Dinleyemediğim zamanlarda beynimde çaldığını fark ediyorum. Domates seçerken ne şehrin gürültüsü, ne yanıbaşımdaki insanlar, ne hava durumu, ne akşam, ne gündüz... Bugünlerde Edith Piaf ağlıyor içimde... "Beni terketme, beni terketme, beni terketme........." diyerek... O ağlıyor, benim yürek cıva gibi dağılıyor. Hani utanmasam, elimde seçtiğim domatesler, oturup bir köşeye, torbadan yuvarlanmalarına aldırmaksızın ben de ağlayacağım. 

Bu şarkı Fransız şarkıcıların kariyeri açısından büyük risk taşıyan bir şarkıymış. Basit sözlere bütün ruhunu katarak büyük anlamlar yüklemeyi başarmak kanımca zor olsa gerek. 

Esasen Fransızların ünlü şarkıcılarından Jacques Brel'in şarkısıdır bu ama önce bir Edith Piaf hayranı olarak sonra da bir kadının ağlayarak, bir aşkın içinde hiç telaffuz edilmemesi gereken cümleleri zorlukla bir araya getirerek, erkeğine yalvarması beni kahrettiği için ve ben de şarkılarda kahrolmayı sevdiğim için sürekli Edith Piaf'tan dinliyorum. Her ne kadar daha sonra yürek boşluklarımdan sızıp, mideme otursa da... "Acaba ben acı çekmeyi mi seviyorum?" diye ciddi şekilde düşündüğüm zamanlar oluyor.

Şarkılarla, şişe şişe kırmızı şaraplarla kahrolsam, için için erisem, üzülsem, yanıbaşımda küçük bir tepe oluşturmuş kağıt mendillerle salya-sümük ağlasam, sürekli nerede, kimlerle, neler yaptığını düşünsem, senaryolar kursam... Kısaca aşk acısı çeksem... =)
Edith Piaf gibi,

Terketme beni
Artık ağlamayacağım
Artık konuşmayacağım
Şurada saklanıp
Sana bakacağım
Danseder ve gülümserken
Ve seni dinleyeceğim
Şarkı söylerken ve sonra gülerken
Gölgenin gölgesi olayım
Elinin gölgesi olayım
Köpeğinin gölgesi olayım
Terketme beni
Terketme beni
Terketme beni
Terketme beni

diye ağlasam o kapıdan çıkıp giderken...















Jacques Brel bu şarkıyı, köpeğinin gölgesi olmak isteyecek kadar deli gibi aşık olduğu Polinezya'lı bir kadına yazmış. Şarkıya rağmen kadın geri dönmemiş. 

Ben bu şarkıya ömrümü verirdim. 

Jacques Brel'e eşlik eden piyano tınıları muhteşem, Edith Piaf'ın da ağladı ağlayacak sesi... Sonuçta ikisinde de ciğerinizde sigara söndürülmüş gibi hissediyorsunuz...



Ne Me Quitte Pas by Jacques Brel on Grooveshark

3 yorum:

Godsyndrome dedi ki...

"acı çekmeye gönüllü olmak" ile ilgili söyleyecek çok şey var bu yüzden hiç başlamayayım.Bu kadar güzel şarkılarla tanıştırdığın için de teşekkür ederim:)Edith Piaf a gelirsek onun kattığı yorum cidden çok güzel.O söyleyince şarkı başka bir şey haline geliyor.

Adsız dedi ki...

Fransızca lisan olarak kaba gibi gözükse de bu dili bilenlerin ruhlarında romantizmin inceliklerini görebilirsin.Eğer bu bir erkekse ve sen bulduysan böyle bir erkek terkedilme olasılığının sıfır olduğunu söyleyebilirim.

Gerçek aşk acısı notalarla birleşince ve yürekten söylenince insanı yeniden aşka sevk ediyor.Evimin duvarları böyle şarkılar eşliğinde acıya ve sevince çokça şahitlik etmiştir.

burak dedi ki...

Bir de Amsterdam vardır yine jacques brel'den, hatta bir de "La chanson des vieux amants" vardır. Sürekli dinlenesi.