15 Aralık 2008 Pazartesi

Belle (Notre Dame De Paris)

"Yakında size süper bir Fransızca şarkı tanıtacağım, mest olacaksınız." demiştim. Bir baktım üzerinden 22 gün geçmiş. Çok geciktim biliyorum ama beklediğinize değecek.

Notre Dame Katedrali

Victor Hugo'nun 1831 yılında yazdığı, bizim, "Notre Dame'ın Kamburu" olarak bildiğimiz, "Notre Dame De Paris" adlı bir romanı vardır. 15. yy. Paris'inde geçen bu romanda aslında bir kamburun dramından daha çok Notre Dame Katedrali anlatılır. Romanda üç erkek vardır ve hepsi de güzelliği dillere destan, çıplak ayaklarıyla katedralin önünde dans ederken herkese iç geçirten, çingene kızı Esmeralda'ya aşıktır. Fakat hiç birisinin Esmeralda'ya kavuşması mümkün değildir.


İç içe geçmiş trajediler vardır bu hayatların içinde... Şöyle ki; 

Quasimodo; kambur, bir gözü kör ve sakat bir genç olmasından dolayı Esmeralda'nın asla onu istemeyeceğini zaten bilmektedir. Fakat bir tek Esmeralda, ona insan gibi davranarak hayranlığını ve şükranlarını kazanmıştır. Onunki karşılıksız, umutsuz, acı veren bir aşktır. Katedralin dışında hükmü olmayan bir hayatın ve karşılıksız bir aşkın trajedisi vardır onda... Toplumun ön yargılarıyla şeklen dışlanmış ve yargılanmış bir hayat. 

Phoebus; Esmeralda'nın sevdiği ve aslında kendisi de Esmeralda'ya aşık olduğu halde başka bir kızla nişanlı olan zengin ve soylu bir genç olmakla beraber, görevi asayişi temin etmek olan yakışıklı bir subaydır. Esmeralda'nın kendisini öldürmek istediğine inanan bu genç, onun asılması gerektiğini düşünmektedir. Kim bilir, belki de böylece içindeki aşkı idam etmek istemektedir. Çünkü onda da, içinde neredeyse bir yangına dönüşmüş aşka rağmen bir başkasına teslim olmasının trajedisi vardır. Ne acıdır, her gördüğünüzde kalbinizi yüreğe ve bir yangın yerine dönüştüren kişinin değil de, en ufak bir şey hissetmediğiniz bir başkasının kollarında, aklı ve gönlü zincire vurulmuş bir şekilde yaşamayı seçmek zorunda olmak!  Diğer yandan, 

Frollo; kilise otoritesinin sarsılmadan devam etmesini, bozguncuların ve günahkarların toplum düzenini sarsmamalarını, ortalığı karıştırmamalarını isteyen ve tabii ki gizli-saklı Esmeralda'ya aşık bir rahiptir. Hatta onu öldürtecek kadar büyüktür bu aşk... Zira, kilisenin önünde dans eden bir çingene kızının ortalığı karıştırmasına göz yumulamaz! Ortada olan bir trajedisi vardır bu kişiliğin de... Din adamı olmayı seçmiş olmanın getirdiği pişmanlık... Yaşanamayan hatta açığa bile çıkartılamayan bir aşk... 

Romanın sonunda Esmeralda ve Quasimodo ölürler ve siz bir gerçekle başbaşa kalıverirsiniz; gerçek sakatlığın; sizin, benim, hepimizin önyargıları ve iki yüzlülüğü olduğu gerçeğiyle... 

Victor Hugo'nun işte bu ölümsüz eseri, "Notre Dame'ın Kamburu" adı altında bir müzikal olarak uyarlandı. İçindeki şarkılarla daha da ölümsüzleşti. Sözlerini Luc Plamondon'un, bestelerini Richard Cocciante'ın yaptığı bu müzikal ilk olarak 18 Eylül 1998'te, Paris'teki Paris Kongre Sarayı'nda oynandı ve çok büyük bir başarı yakaladı. Fransa'daki rol dağılımına göre;  

Esmeralda'yı Hélène Ségara,
Quasimodo'yu Garou,
Frollo'yu Daniel Lavoie 
Phoebus'u Patrick Fiori,
ve Phoebus'un nişanlısı,
Fleur-de-Lys'i de Julie Zenatti canlandırmıştır.




Hepsi de, -özellikle Garou- hayranı olduğum, çalma listemde sayısını hatırlayamadığım parçalarıyla baş köşede yer verdiğim sanatçılardır. Dinleyince mutlaka bana hak vereceksiniz, hepsinin sesi birbirinden muhteşem fakat Garou'nun bir sesi var kiii, anlatılmaz, dinlenir. ;) 

İşte bu müzikalin bana göre en güzel, Quasimodo, Frollo ve Phoebus'un yani Garou, Daniel Lavoie ve Patrick Fiori'nin birlikte seslendirdikleri şarkı: Belle (Güzel)


müzik - notredam de paris - belle + altyazı | izlesene.com
GÜZEL
Quasimodo: 
Güzel 
Adeta 'O'nun için icat edilmiş bir sözcük bu 
O dans eder ve vücudunu açığa çıkarırken 
Uçmak üzere kanatlarını açan bir kuş gibi, 
Bense cehennemin açılıverdiğini hissediyorum 
Ayaklarımın altında 
Gözlerimi dikmişim çingenenin elbisesine 
Dua etmek artık ne işime yarar Notre Dame? 
Kim atacak ona ilk taşı? 
Dünyada olmayı haketmeyen biri mi? 
Oh Şeytan! 
Oh izin ver bana 
Bir kerecik dolaştırayım parmaklarımı 
Esmeralda'nın saçlarında....  

Frollo: 
Güzel 
Şeytan mı 'O'nda ete kemiğe bürünen 
Ebedi Tanrı'dan gözlerimi çevirtmek için? 
Kim koydu benliğime bu şehvetli arzuyu 
Cennete bakmama engel olmak için? 
İlk günahı taşıyor içinde 'O' 
Onu arzulamak beni bir suçlu mu yapar? 
Bir fahişe, değersiz bir kız gibi gördüğümüz 
İnsanlığın Hac'ını taşır gibi oldu birden 
Oh Notre Dame 
İzin ver bir kerecik iteyim kapısını 
Esmeralda'nın bahçesinin 

Phoebus:
Güzel
Sizi büyüleyen iri siyah gözlerine rağmen
Bu kadın hala bir bakire mi olacaktı?
Kıvırtmaları bana dağları ve harikaları gösterirken
Gökkuşağı renklerindeki eteğinin altında?
Dülsine'm izin verin size sadakatsiz olayım
Sizinle evlenmeden önce...
Hangi erkek bakışını O'ndan alabilir ki
Tuzdan bir heykele dönüşme acısını çekerken
Oh Fleur-de-Lys
Ben inancına bağlı bir adam değilim
Toplayacağım Esmeralda'nın
Aşk çiçeğini...  


Üçü Birden:
Gözlerimi dikmişim çingenenin elbisesine
Dua etmek artık ne işime yarar Notre Dame?
Kim atacak ona ilk taşı?
Dünyada olmayı haketmeyen biri mi?
Oh Şeytan!
Oh izin ver bana
Bir kerecik dolaştırayım parmaklarımı
Esmeralda'nın saçlarında...
Esmeralda..


Ve bu tanıtımı, hayranı olduğum yazar Alper Eğmir'in sözleriyle bitiriyorum. 

"Bu romanın yazılmasından bu yana 170 küsur yıl geçti. Olayın özüne dair değişen ne var? 
Sosyal sorumluluklarınız (aileniz, kariyeriniz, patronunuz, taksitleriniz, kredi kartlarınız, vs..) var işte. Ve bütün bunlar arasında 'AŞK'a yer açmaya çalışıyorsunuz. Sanki 'aşk' denen duygu bir takım kurallara, çerçevelere oturtulabilirmiş gibi...  

Sanki hayatınızdaki diğer gerekliliklerin (ki bu liste arkadaşlarınızla çıkmayı planladığınız tatilden başlar, cep telefonu faturanıza kadar uzanır.)
ve sorumlulukların (bunu da yukarıda kısaca anlatmadık mı?) yanına aşkı 'monte' edebilirmişsiniz gibi... 

Hepimiz biraz Frollo,
(Kız kardeşiniz evli bir adama aşık olduğunu söylese ne yapacaksınız?) 

biraz Phoebus,
(Dışarıdan ne kadar cazip görünseniz de aklınız ve gönlünüz zincire vurulmuş) 

ve çokça da Quasimodo'yuz.
(Çok incelikli ve duyarlı olduğunuzu BİR TEK siz bilirsiniz.. ve gene bilirsiniz ki toplumda sizin gibilere yer yoktur, çünkü toplumun önyargıları sizi şeklen yargılamış ve dışlamıştır çoktan)  

Ah, Esmeralda'ya gelince... Bu dramı sanırım bir tek kadınlar anlayabilirdi hakkıyla... Sizi seven erkeklerin bile size karşı olduğu, sizi sınırlamaya kalktığı bir dünyada; daha özgür ve daha güzel olduğunuz için hep kıskanılacaksınız hemcinsleriniz tarafından. Onlar da sizi dışlayacak. Sevdiğiniz erkekse, eğer sizin kötü niyetli olduğunuzu düşünmüyorsa, zaten başka bir kadınla evli (veya nişanlı) olacak. (Katılmamak elde değil.)  

Bu hikayede mutlu sona nasıl yer olabilirdi?
Tıpkı hayatın kendisi gibi işte: Mutluluk ve güzellik bizi hep teğet geçer. Gelecek sefere işlerin daha iyi olmasını umarız ama derinlerde bir yerde biliriz ki, gelecek sefer de başka bir başarısızlığa vesile olacak! Hayatın kuralı böyle çünkü... 

15 yorum:

serrose dedi ki...

Bu sarki favorilerim arasindadir bende cok severimm

sirf bu sarki yuzunden fransizca ogrenesim var :)

Aylin Ünlü dedi ki...

Hoş bir tınısı varmış,ilk defa seninle dinliyorum,dinlendirici buldum,teşekkürler.

Godsyndrome dedi ki...

Abla yine mükemmel hazırlamışsın,sadece şarkıyı değil şarkının hikayesini de öğrenmek şahane.Hikaye aslında aşk'ın ne çok yüzü olduğunu gösteriyor.Her karakter ayrı bir çelişkiyle boğuşmak zorunda.Ellerine sağlık.Bence fransızca şarkılar etiketinden mükemmel bir kitap olur.Yanına da bir cd :):)

41 kitchen dedi ki...

İnsanın doğum gününde güne bu şarkıyla başlaması ne güzel bişeymiş=) Yüreğine sağlık ablacım, yine çok güzeldi.

Seyyah dedi ki...

yüzbinlerce kere dinlesem yine de dinlemekten bıkmayacağım.. bir kez de burada dinlemek ve senin kaleminden okumak çok keyifliydi. emeğine sağlık sevgili Chaotic...

Arzu Breda dedi ki...

Selam Müjgancığım,

Canım benim, böylesi güzel bir yazıya, yazı da değil sanki tanıtım ama o da değil sanırım, muhteşem bir tarif, olağanüstü bir sunum. İnan, ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Sanki romanı bir kez daha okudum, ama o trajediyi daha gerçek ve canlı yaşattın.

Tek kelime ile olağanüstü diyebilirim. Başka söz bulamıyorum.

Emeğine, yüreğine sağlık... Bunu bizlere yaşattığın için, seni ayakta alkışlıyorum.

Sevgiyle ve sevdiklerinle kal...

mesut demir dedi ki...

gerçekten beklediğime değdi:) samimi olmak gerekirse bukadarını beklemiyordum:)

ayrıca;
"Ah, Esmeralda'ya gelince... Bu dramı sanırım bir tek kadınlar anlayabilirdi hakkıyla... Sizi seven erkeklerin bile size karşı olduğu, sizi sınırlamaya kalktığı bir dünyada; daha özgür ve daha güzel olduğunuz için hep kıskanılacaksınız hemcinsleriniz tarafından. Onlar da sizi dışlayacak. Sevdiğiniz erkekse, eğer sizin kötü niyetli olduğunuzu düşünmüyorsa, zaten başka bir kadınla evli (veya nişanlı) olacak. (Katılmamak elde değil.)"

erkek gözüyle bile katılmamak mumkun değil...

MyBiber dedi ki...

@serrose; benim de fransızca favoriler listemde olan bir şarkıdır. Katılıyorum sana, benim böyle her bir şarkıda fransızca öğrenesim depreşiyor. Gerçi çoğunu, çok sık dinlemekten olsa gerek kulak aşinalığı ile söyleyebiliyorum ama bilerek söylemesi başka güzel olur tabii. ;)

@Aylin; beğendiğine sevindim. Bir şarkı daha kattığım için memnunum ben de... :)

@godsyndrome; gerçi sen bu şarkıyı çoktandır biliyordun. Sana ilk gönderdiğim şarkılar arasındaydı. Dediğin gibi, hikayesini bilerek dinlemesi de ayrı bir anlam katıyor şarkıya. Ben çok duygulanmıştım, hatta ağlamıştım ilk öğrenip dinlediğimde... Ayrıca kitap, cd falan hayalimi yazmışsın. :D

@Htc; bunu da beğenmene sevindim. Ayrıca, böylesine anlamlı bir güne böylesine zengin bir şarkıyla başlamana araç olduğum için ben de çok mutlu oldum. :D Tekrar nice mutlu senelere... Ömrün bu şarkılar kadar zengin ve lezzetli geçsin canım. Öpüyorum.

@Nily; çok teşekkür ederim. Haklısın, inan repeate alarak defalarca dinlediğim zamanlar oluyor benim de. Bıktırmayan, böyle şarkılar lazım hayata...

@Arzu Breda; ya ben senin soyadını çok seviyorum. Çok yakışmış. Arzu Breda. :D Second Life'a üye olup böyle bir soyadı alasım geldi benim de. :D
Tanıtımı bu kadar çok beğenmene ben de çok mutlu oldum. Şarkının ve müzikal gösterinin kendisi zaten tek başına yetiyor. Ben, daha önce hiç dinlememiş, okumamış ve izlememiş olanlar için ana bilgisini verdim sadece. O kadar çok sık dinlememe ve çok iyi bilmeme rağmen her defasında yüreğimi sızlatan bir trajedi gerçekten. Çok etkileyici bir şarkı. Garou'nun da buna müthiş bir etkisi var tabii. Tüylerimi diken diken yapan bir ses. Kambur olsun, kör olsun, sakat olsun Garou olsun! :D Sevgilerimle...

@mesut demir; teşekkür ederim. Orada da paragraf açtığım gibi, gerçekten katılmamak elde değil. Hayatın buz gibi gerçeklerinden biri... Güzellik bazen uğursuzluk getiriyor ve başa bela oluyor. Bir kadının asla tahammül edemediği şey, -açlık-susuzluktan da öte- yanında-yöresinde kendisinden daha güzel başka bir kadının olmasıymış. :)

Arzu Breda dedi ki...

Canımcığım, çok ince ve çok zarifsin. Çok teşekkür ederim, nazik iltifatın için.

Evet doğru, Breda soyadını alırken ben de, çok tuttum. Bir çok soyad arasında en güzel ve bilhassa adıma uyumlu bunu buldum.

Canım, şarkının etkili olmasında mutlaka Garou'nun etkisi olduğu tartışılmaz. Ancak, fransızcanın etkisi yok mu?.. Bir gerçek Fransız'ın, konuşması bile kulağa şarkı nağmeleri gibi geliyor.

Şu sözcükler, yazını ilk okurken aklımda kalmıştı. Fakat, yorumu yazarken aceleden unutmuşum belirtmeyi. "gerçek sakatlığın; sizin, benim, hepimizin önyargıları ve iki yüzlülüğü olduğu gerçeğiyle..."

Ne kadar doğru ve tokat gibi yüzümüze çarpan; fakat iki yüzlülüğümüzden bir çırpıda kulak ardı edip, yüzümüze çarpan tokadı dahi göz ardı edip, önyargılarımıza sığınmak.

Canım, görüşmek üzere öpüyorum...

Sevgiyle ve sevdiklerinle kal...

MyBiber dedi ki...

@Arzu; fransızcanın etkisi tabii ki çok, çok, çok büyük. Hele ki, fransızcaya ve fransızca şarkılara olan düşkünlüğüm nedeniyle benim kesinlikle objektif bakamadığım bir konu bu... İngilizce versiyonu da var mesela bu şarkının fakat inan bana fransızca kadar etkileyici ve güzel değil. Bu dilin ve bu tınıların Garou gibi bir sesten çıkması da ayrı bir lezzet tabii. :)
"Bir gerçek Fransız'ın, konuşması bile kulağa şarkı nağmeleri gibi geliyor." demişsin. Çok haklısın. Küfür edilirken bile karşıdaki insanın kendisine iltifat edildiğini sandığı tek dil. :D Sevgilerimle...

Zeugma dedi ki...

Merhaba Chaoticciğim :)
Bu güzel yazını birkaç kez gelip okudum,müziklere,hikayelerine baktım..

Ama dingin bir zamanda gelip tadını çıkarmayı yeğledim..İşte o dinginlik şimdi gerçekleşti..biliyorsun ben de senin gibi geç yatıyorum:)
Ve tavsiye ediyorum herkese..
Buradaki güzellikleri bir de gece denesinler..
Mest olmak ne kelime..Olağanüstü..!!

Hikayeleriyle büünleştirerek gecenin duru sessizliğinde gözlerini kapayarak dinlesinler o müthiş müziği,parçaları..
Bu resmen bir hizmet..Güzelliklerin en güzeli..
Canım güzel yüreğine ,ayırdığın vakte,zahmetine,her şeye çok teşekkür ediyorum..
Hep böyle güzellikler içinde ve sevgiyle kal..Gülen yüzün hiç solmasın..
İyi geceler diliyorum : )

mesut demir dedi ki...

şarkı ve sesler okadar güzelki! hikayeyi oku; kapat gözlerini,ışığı veya aydınlık olan herşeyi,, sanarsınki fransızca biliyorsun da kendi hikayeni dinliyorsun...

dinledikçe demini alıyor algılamamda; sesler ve şarkı...

tekrar bu güzel paylaşım için teşekkürler..

Adsız dedi ki...

where you come from!

Adsız dedi ki...

Read your article, if I just would say: very good, it is somewhat insufficient, but I am

still tempted to say: really good!
Personalized Signature:面对面视频游戏,本地棋牌游戏,本地方言玩游戏,打麻将,玩掼蛋,斗地主,炸金花,玩梭哈

Adsız dedi ki...

merhaba,

harika bir hikaye, harika bir müzik ve harika bir yorum..

(şarkının üçüncü bölümünde, Oh Fleur-de-Lys "Oh Zambak Çiçeği" olarak kullanılıyor.)